Kınalızade Ailesi
Ispartalı Kınalızade Ailesi
Osmanlılar döneminde Hamid Sancağının merkezi olan Isparta’da ilim geleneğinin temellerini atan Kınalızâde ailesidir. Aile şiirleriyle edebiyat dünyasında varlığını sürdürürken kadılık göreviyle ulema sınıfında yerlerini alır. Kınalızâdeler aile olarak Isparta’da doğup büyümüş ve birkaç nesil devam ederek Türk-İslâm düşüncesine edebiyat başta olmak üzere çeşitli alanlarda katkılar sağlamışlardır. Aile üyeleri şair ve yazarların isimlerinin yer aldığı tabakât kitaplarında Ispartalı Kınalızâde ailesinin birer ferdi olarak kaydedilmişlerdir.
Ailede ilim silsilesi Abdülkadir Hamidi Efendi ile başlamaktadır. Sakalına kına sürdüğü için Kınalızâde veya Arapça kına manasına gelen hına isminden dolayı Hınnaîzâde olarak anılan ve Fatih sultan Mehmet’e hocalık yaptığı iddia edilen ailenin ilk ferdi Abdülkadir Hamidî Isparta’da doğmuş ve 877/1472’de vefat etmiştir. Bugün Hisar mahallesinde Delikli Taş mevkiinde kendi adındaki türbede medfundur. Tekkesi 1915 yılına kadar mevcutken günümüzde yalnızca türbesi vardır.
Onunla başlayan ilmi ve edebi gelenek oğlu Miri Emrullah), torunları Kınalızâde Ali (ö.979/1572), Abdurrahîm Kirâmî (ö.982/1574), Müslimî (ö.994/1586) ve Abdülvehhab ile torunlarının çocukları Hasan çelebi (ö.1021/1604), Hüseyin Fevzi, Mehmet Fehmi, Mustafa Vasfi, Hasan Efendi ve Kızı Kadın’ın oğlu Abdülmûtî Çelebi, torunlarının torunları Abdurrahman Abdî ve Rıza Mustafa devam etmiştir.
Oğlu “Mîrî” mahlasıyla şiirler yazan ve kendisine ait bir divanı olan Emrullah Efendi’dir. Tahsilini tamamladıktan sonra o da kadılık mesleğini tercih etmiş ve Anadolu’da Beçin’de kadılık yaptığı sırada (ö.967/1560 yılında vefat etmiştir.
Aile özellikle edebiyat ve şiir dünyasına yaptığı katkılarla dikkati çeker. Ailenin en tanınmış üyesi Kınalızâde Ali Efendi Katip Çelebi tarafından Osmanlı’nın felsefe alanında yetiştirdiği son ilim adamı olarak tanıtmıştır ve özellikle felsefe, ahlâk, hadis, tefsir ve fıkıh ilimlerinde de kayda değer eserler bırakarak haklı bir şöhrete sahip olmuştur.